19.6.10

bekleyiş

‘’Işıklarda inebilir miyiiim’’ dedi tiki-kız.Herkesin bunaldığı bir sıcak günün eşlik ettiği, trafiğin yoğunlaşmış olduğu en derin kavşakta.Dolmuş sakinleri bir anlık olaya tanıklık etme durumundaydılar ve sakindiler.Kimi zaman para üstleriyle uğraşıyor,kimi zaman radyodaki arabesk parçanın sesiyle oynuyordu dolmuş şoförü.Ve henüz kendisinden bir yanıt gelmemişti.Herkesin aklında bir soru oluştu işte o an,tiki-kız’ın garip ses tonunu garipsemelerine karşın belli etmemeye çalışaraktan: ‘’Acaba şoför soruyu duydu mu?’’Duyduysa neden cevabını vermedi.Ben bu soruya kendi içimde ‘’cevap vermek zorunda hissetmedi,ışıklarda bırakacak’’ cevabını verdim.Ama acaba öyle miydi? Sonunu görmek için sabırsızlanıyorduk.Bu bilinmezlik çılgına çevirmişti bizi.Dolmuş,dolmuşluktan çıkmış bir bilinmezlik labirentine dönüşmüştü adeta.Derin bir sessiz bekleyiş…

Pekiyi ya şoför soruyu duymadıysa?..Tiki-kız ne yapacaktı? Tekrar aynı soruyu sormak için daha ne kadar bekleyecekti? Herkes bu soruya yoğunlaştı o an.Soru işaretleri dolmuş aracını sarıp sarmalamıştı ki, aynı ampul tiki-kız’ın da kafasında yanınca sorusunu tekrarladı.Bu kez daha yüksek bir ses tonuyla: ‘’Işıklarda inebilir miyiiiiiim?.’’ İ harfini ‘’miyim’’ sözcüğünün içerisinde o kadar yaydı ki biz artık buna herhalde cevap verecektir deyip bilinmezliklerimizden sıyrılıp başımızı çevirdiğimiz anda rahatlamış hissederken birden tekrar sarsıldık.Cevap yoktu! Biliyorduk,dolmuş şoförü konuşabiliyordu,bizi duymuştu da üstelik..’’Bostancı’ya iki kişi’’ dediğimizde dönüp parayı almış ve ‘’Bostancı iki kişi,para üstü’’ demişti.Biliyorduk! Bütün benliğimiz dünyadan sıyrılmış,dolmuş şoförü ve tiki-kız’ın üzerinde yoğunlaşmıştı,yoğun trafiğin kıskacında.Kızın suratı kaskatı kesilmişti.’’Neden cevap vermiyorsun be adam! Neden?’’

Sonunda sakinlerden biri dayanamadı: ‘’Kaptan,ışıklarda inecek vardı.’’ İşte en önemli andı bu.Ve o tiki-kız’ın iki kez aynı sorusuna cevap vermeyen,hepimizi bilinmezlik labirentine mahkum eden,hayatla bağımızı kesen,dünyevi dertlerimizi unutturan o adam sonunda konuşuyordu.Sanki bir yavaş çekimdeymişizcesine eşlik ediyorduk zamana -ki o an öyle hissediyordum.Söylediği her harf beynimize daktilo gibi vuruyordu an be an dolmuş şoförünün.Bitmesini hiç istemediğimiz bir rüyada bitmesini istediğimiz bir şey görüyorduk sanki.Hazmederek dinliyorduk o kelimeleri; dolmuş şoförünün iki dudağının arasından çıkacak o kelimeleri.İşte konuşuyordu: ‘’Tamam,ışıklarda demedi mi bayan? Geldik işte.’’ Ufkumuz açılmıştı.Karmaşıklıklarımızdan kurtulmuştuk.Bir masturbasyon sonrası rahatlamışlık hissi vardı herkeste.Belki sigara yakmamıza bile izin verecekti şoför görgü ve yasal yasaklılık kurallarını hiçe sayarak -ki bunu yapsaydık yasal yasaklılık kuralını çiğneyecektik.Tiki-kız ağzındaki sakızı damağının altından dilinin üstüne alıp çiğnemeye başladı, çok rahatlamıştı ama yine de zamanında söyleseydi ya şoför keşke, neyse.Biz mutluyduk! Sanki herkes birbirine sarılacaktı o vakit,beraber şarkılar söylenecekti.Sevinç çığlıkları atılacaktı.Işıklarda durduk ve tiki-kız’ı hep beraber anlamlı bir tebessümle uğurladık araçtan.

Hayatta küçük şeylerle mutlu olur insan.