22.12.11

Mitty Ailesi Yemekte

- hanım, richard nerede?
- odasında, esrar çekiyor.
- akşam yemeğinde herkesi masada görmek istediğimi daha kaç kere söylemem gerekiyor? beş.. dokuz.. on altı.. kaç?
- dokuz mu?
- deli olacağım. zır cinsinden.
- yakınmakta haklısın hayatım fakat richard masanın üstüne vesikalık fotoğrafının bir kopyasını bırakmış. senin düşüncelerine önem veriyor.
- RİCHARD!.. RİCHARD!
- çocuğa bağırma walter. psikolojisini bozucaksın.
- RİCHARD!
- walteer!
- aman be! aman be!.. bu akşam ne sipariş ettin?
- bu akşaaam... bolognesse, yumurtalı sipariş ettim.
- diline sağlık aşkım... richi, o lanet olası esrarı çekme dememiş miydim sana ben!
- yapma walter. çocuk böylece beethoven'ı daha iyi anlayabiliyor. züppeler gibi rap ya da metal dinlemiyor.
- babam da züppeydi virginia.
- baban züppelerin züppesiydi sevgilim.
- şimdi bu iyi mi, kötü mü?
- iyi bebeğim. babanı sevgiyle anmalıyız. haydi, ona dua edelim.
- sevgili ve hoşgörülü tanrım; babam junior danny louis..
- baban junior mıydı senin, ilk defa duyuyorum?
- evet. junior'dı. dedemle aynı isme sahiplerdi. bu yüzden annem bu konuyla çok alay ederdi.
- sen iyi ki de farklı bir isimle ödüllendirilmişsin. yoksa, junior-junior olacaktın.
- sence bu inandırıcı olur muydu...yatak odasında?
- tanrıya dua ederken azmak istemiyorum walter. sevgili babacığımıza dua ediyorduk. lütfen kaldığın yerden devam et.
- babam junior danny louis, hassas ve çalışkan bir adamdı. bana bir fiske vurduğunu bile hatırlamıyorum. çünkü, darbeleri bayıltıcı nitelikte sertti. bunu ayıldığım zamanlar hissedebiliyordum. onu severdim. tüm michigan halkı gibi. esnafla dosttu. yerel yönetimler derneğine en çok parayı bırakan üyelerden biriydi. en azından ilk üç ay. onunla balık tutmaya giderdik, her defasında da... RİCHARD!... her defasında da balık yerine ayakkabı takılırdı oltamıza. sonradan deri işine girdik, biliyor musun hayatım?
- baban mükemmel bir adamdı walter.
- bir keresinde armut ağacına çıkmıştım. babam 'in oradan aşağı, düşeceksin, hergele' diye bağırmıştı ki, hiç unutmam.
- evet.. burada tebrikle anılacak kişi baban değil, sensin hayatım.
- neden?
- böyle enteresan bir olayı hafızanın en işlek köşelerinden birine yerleştirdiğin için.
- o muhteşemdi virginia. bir daha asla böyle bir babaya sahip olamayacağım diye çok üzülüyorum.
- keşke sevgili tonton annen hayatta olsaydı. belki o zaman bir ihtimal olurdu walter.
- kalp spazmı geçirdiğimi hatırlamıyorum walter. sadece nezle oldum ve siz beni şimdiden mezara gömdünüz, ha!
- öyle deme baba. senin için dua ediyorduk.
- siktir lan göt oğlanı.
- RİCHARD!
- bağırma sağır değilim.
- zaten richard'a sesleniyordum babacığım.
- sağır değilim dedim. sağır olmak da istemiyorum. richard'a küçük harflerle seslen.
- richaard!
- geliyorum babacan.
- babacanmış. nereden öğreniyor bu safsataları!
- kıçı boklu bir devlet memurusun walter. torunuma nasıl konuşacağını öğretmeye kalkma sakın.
- baba, virginia'nın yanında böyle söyleme lütfen. kıçımı yıkamayı öğreneli kırk sene oldu.
- adını siktiğimin karısını nereden istediysek sana zaten! annen şu günleri görseydi burnuna maşa sokardı, koca burunlu walter!
- baba!
- babasına soktuğumun..
- richard, ne kadardır sana sesleniyorum, neden cevap vermiyorsun oğlum?
- ne kadardır sesleniyorsun babacan?
- dakikalardır babacan.
- yapma, duymadım. beethoven'ın son senfonilerini dinliyordum, kendimi ayda golf oynarken buldum.
- soktun mu topu deliğe?
- evet büyükbabacan, soktum. üstelik kendimi henry ford olarak gördüm.
- çok esrar çekiyorsun richard. ben kendimi hep danny kaye olarak görürdüm.
- nonoşsun da ondan. bizim zamanımızda öyle mallar vardı ki, ben kendimi hep clint eastwood olarak görürdüm. ben iyiydim. büyükannen kötü. baban da çirkin. annen onunla her gece nasıl sevişiyor, anlamıyorum. koca kulaklı walter.
- koca kulaklı değil baba, koca burunlu.
- bak, artık kendin söylüyorsun.
- isterseniz yemeğe geçelim. julliane bize bolognesse, yumurtalı söylemiş.
- ben yemiyorum o yemeklerden. size afiyet olsun. gece mutfaktan bir şeyler araklarım.

BİTTİ