15.3.11

Ogly'nin Gereksiz Hikayesi

-Lanetli Akşam Yemeği-

ogly ve ebeveynleri, mrs. smith, mr. smith, mrs. ponchik ve görümcesi mrs. defoe. kalabalık bir akşam yemeğinin sadece bir kısmıydılar. kısımdılar ve insandılar. hasım değil, hısımdılar. akşamı lanetli yapabilen, mr. smith'in matrix üçlemesi sonrası kabaran anlamsız gururu ve kendince yücelen karizması sonrasında hole kusması değildi. jack london kitaplarını her defasında yarım bırakmasının altında yatan maymun iştahlılığı da değildi. mrs. smith de keza başladığı bir kitabı hiç bir zaman bitiremezdi. belki de hastalığa varan bir seks yapma sorunları vardı. aynı anda boşalırlar, aynı anda konuşurlardı. tıpkı aynı anda seviştikleri gibi. mrs. ponchik ve mrs. defoe'yse uzaktan bakıldığında hikayeyi doldurmak amaçlı kullanılan tiplere benziyorlardı, yakından bakıldığında ise çok çirkinlerdi. sarkık memeliler yarışmasında altın ve gümüş madalya almış gibiydiler. mrs. ponchik altındı.. ogly 4 yaşlarında, çirkin, enerji koleksiyonu yapan, bu yüzden pek hareketsiz takılan bir çocuktu. sağlık sorunları yoktu ama her an olacakmış gibi görünebilen bir izlenimi vardı. maldı. ebeveynleri ogly'nin üzerine çok düşerlerdi. bu yüzden ogly'nin vücudunda bazı morarma izlerine rastlamak mümkündü. hafif yaralarla o süreçleri atlatıyordu ogly. fırtınaları içinde kopartmak ona yeterdi. bir gün babası onun yatağının altında bir kavanoz bulduğunda şaşırmamıştı ama aynı baba o kavanozun içinde ölü böcekler gördüğünde şaşırıp metal çığlıklar atmıştı. ogly'nin böyle garip koleksiyonları vardı. bir rivayete göre de ogly'nin büyükbabasının 17 yaşında başladığı söylenen orta parmak tırnağı koleksiyonu varmış. kestiği her tırnağını, -sadece orta parmaklarınınkileri, bir kavanozda saklarmış. ogly'de büyükbabasının ruhu vardı..
müthiş bir akşam yemeği oluyordu. herkes mesut ve özildi. içeri biri girse ve 'hanginiz mutlu kara murat?' diye sorsa hepsi 'benim!' diyeceklerdi. ogly hariç. o yine suskun ve müşkülpesentti. elindeki oyuncakları birbirleriyle dövüştürüyor, 'çuf, puf, nıkşa' diye kavga efektleri yapıyordu ağzıyla. her defasında da batman, spiderman'i yeniyordu. sonra batman, hayali seyircilere üçlü çektiriyordu. ya da ona benzer bir şeydi. her şey gayet normal ilerliyordu kiiii, o soru geldi: 'oğlum, hadi misafirlere pipini göster!'
ogly pipisini hiç itiraz etmeden gösterdi ve alınamayacak yaşta olduğundan herkes o küçüklüğe hunharca güldü. ogly bu olayı hatırladığında 13 yıl öncesinin o akşamındaki kadar sırıtmayacaktı.


-Ogly'nin İntikamı-

evet, aradan 13 yıl geçmişti. o lanetli akşam herkes ogly'nin küçük pipisine gülmüştü, zaten büyük pipiye de gülünmezdi ve ogly de onların neşelenmelerine neşeli sırıtışlarla karşılık vermişti. ama artık genç, ergen ve abaza bir çocuk olmuştu. içinde nefret, öfke, kin ve hemstır besliyordu. tesadüf odur ki intikam gecesinin konukları arasında oturuş sırasına göre; mr. smith, mrs. smith, mrs. ponchik ve mrs. defoe de vardı. ogly'nin kararı kesindi: hepsine pipisininin yıllar içinde ne kadar değişime uğradığını gösterecekti ve onlarca hunharca gülecekti. belki de mr. smith'in kravatına işeyecek ve ağzıyla bir sweet dreams solosu yapacaktı. önce odasına geçip porno cd'ler taktı pornomatik adını verdiği makineye. bu onun kendine olan özgüvenini yerine getirecek ve gösterinin boyutu büyüyecekti. aşağıdan neşeli sesleri duyuyordu. tam bu anlarda atağa geçmeliydi. porno film de iştahını kabartmaya başladı. o kadar güzeldi ki bu film, çok zevkli hale büründü ogly. evet, şimdi pipi istenen seviyedeydi. biraz daha büyük bir gösterinin perdesi aralanabilir miydi, evet! müthiş zevkli bir gösteri! meleklerin raksı! niyagara şelalesi. karıncalar. elektrikli karıncalar! titriyordu ogly. bu plan harikuladeler sirkinde final gösterisi kıvamındaydı. kalp atışları hızlandı, kasıldı ve sonra rahatladı. birkaç saniye içinde o pipi 13 yıl öncesinin pipisine dönüştü. ogly ekran başında yorgun düştü ve uyuyakaldı. şimdi melekler gibi uyuyordu.

çıkarılmış sahneler:

mr. smith 13 yılın verdiği ağırlığı taşıyamıyordu. vücudundaki kırışıklıklar buruşukluklara cilve ediyordu. henüz teşhisi konmamış bir fermuarı kapama unutkanlığı vardı. bu hastalık dalga geçilmesi ayıplanacak türden değildi. bunu ilk hatırlayan mrs. ponchik'ten başkası olamazdı. çünkü bayan ponchik'in ilgi alanı penislerdi. utanmasa 'penisler ve fermuarın ardındaki gizem' adlı bir kitap çıkarabilirdi. gerçi utanmadı ama çıkaramadı da. belli ki yazma konusunda yeteneksizdi. buna karşın görme konusunda çok iyiydi. mr. smith'in açık fermuarını herkesten önce fark eden oydu. attığı kahkahalar ve işaret ettiği yer neticesiyle herkes mr. smith'in açık fermuarını gördü. smith önce kızardı sonra bozardı ama durumu idare etmeye alışmaya başladı. aslında sempatikleşmişti bile. fakat mimikleri oturmuyordu o sempatikliğe. en önemli sorunlarından biri de sempatik mimik yapamamasıydı. bunu bilmiyordu. şirinleşmenin dibine vurmaya hazırdı ve ayağa kalkıp kollarını açtı koca adam. dedi ki: 'çıkarın pipilerinizi, gösterin birbirinize utançlarınızı!'


*müşkülpesent: [1] zor beğenen.
[2] bir şeyi yapmamak için bahaneler uyduran.