9.11.10

meme huçi!

- bıyıklarını, ''yukarı tükürsen kaş, aşağı tükürsen sakal'' esprisini yapmak için kesmiş olman şaşkınlık verici.
- sakallarımı kesip ''yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen göğüs kılı'' diyecek olmamdan iyidir diye düşündüm.
- bazen hiç bir şey demesen de olur.
- kimi zaman kaşlarımı da kesip ''yukarı tükürsen saç, aşağı tükürsen sakal'' diyesim geliyor.
- izzet yıldızhan epilasyon yaptırıp bu konuda hiç konuşmak istemediğini simgelememiş miydi? istersen sen de böyle bir tepki verebilirsin.
- bak, aklıma ne geldi?
- bakıyorum.
- ''yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal'' sözü hani hep 'yapacak bir şey yok, her yol boka çıkıyor' gibisinden bir anlama isabet geliyor ya.
- evet?
- bütün kıllarımızı kesersek bir umut ışığı doğar içimize. o zaman istediğimiz yere tükürebiliriz.
- çevreyi kirletmekten mi bahsediyorsun tükürerek?
- hayır, kendimize tükürüyoruz.
- ben kendime tükürmem.
- ben sana tükürürüm.
- tükürülecek insan mıyım ben?
- sen de bana tükür, ne var.
- niye tükürüyoruz?
- bir umut ışığı doğması için. her yolun boka çıkmadığını bilmenin hazzını yaşamak için.
- tüm kıllarımızı kesersek uzaylı gibi görünürüz.
- saçmalama, uzaylı sana hiç görünüyor mu mesela?
- görünmedi. belki de görünmüştür de ben farketmemişimdir.
- bırak şimdi uzaylıyı. bu sayede kimse bizim durumumuz için ''yukarı tükürseler bıyık, aşağı tükürseler sakal'' diyemeyecek.
- ileri doğru tükürürsek?
- onların suratlarına tükürmüş oluruz.
- vay bee!
- yaa, ne sandın. bir şey biliyoruz da konuşuyoruz.
- ben bazen bilmeden de konuşuyorum. biliyormuş gibi. herkes çok bilgili olduğumu düşünüyor. aslında bir bok bilmiyorum.
- sahi mi?
- tabi ya, ne sandın. bir şey biliyoruz da konuşuyoruz.
- tamam o zaman, hadi eve gidip meme uçlarımızı birbirimize sürtelim.
- yest go! go hom! meme huçi!
- ne dedin?
- ingilizce konuştum.
- ne dedin yani?
- meme uçlarımız dimdik oldu dedim.
- birbirimize sürtelim de desene.
- yest hom! go yo!
- ooo..
- ne sandın, hadi eve gidip yest hom go yo.
- yest go! go hom! meme huçi!