19.1.11

sanatı katleden adam

mahalleye bir şair taşınır. meydanın en büyük kahvehanesinde sakinlere sanat sunar:
''- çıplak bedenime sarılan bir öksüz ol!
elbiselerimin ve ruhumun arasında
ya kalın bir manto gibi yağmurdan sakınayım seni
ya da ruhuma sarayım bedenini
korkma!
ısıtacak aşk bizi, bu şubat ayazında.''

herkes, alkışlıyordu bu sözleri. sonra o adam lafa girdi:
''- şubatları fena soğuk oluyor azizim, senin gocuk da içten yünlü galiba. iyi ısıtır vallahi. öksüzü de ayrı bir ısıtır he. hehe..''
şair şaşkındır:
''- ama böyle olmaz. böyle olmaz ama.''
tarkan filmlerindeki babacan sesli o adama benzer bir kahvehane sakini vardır, o atılır:
''- siz onun kusuruna bakmayın. tam idrak edemedi o.''
''- ama olmaz böyle. hayır. lütfen!''
''- ben onun adına sizden özür dilerim.''
''- adı ne?''
''- kamil.''
''- pekiyi, sorun değil. yitirilen bir nefes gibi unuturum hemen, umarsızca.''
''- güzel gocukmuş kanka.''
''- ama bakın hala yani..''
''- oğlum git buradan. şair efendiyi kızdırıyorsun.''
''- lütfen ama.''
''- el si vaikiki mi o?''
''- böyle olmaz, lütfen. istirham ediyorum.''
''- kamil bey oğlum, siktir git artık!''
''- lütfen. siktirip gidin.''
''- şair bey!''
''- kusura bakmayın. ağzıma yakışmadığının farkındayım.''
''- tamam, gidiyorum. şiiri beğendim ama.''
''- lütfen.''
''- lütfenine sokayim''
''- ama olmuyor bakın. bakın! lütfen ama.''
''- kamil!''
''- kusura bakmayın hakkı baba. ama şiir bok gibi. öksüzleri sarıp sarmalayacakmış. nerede bu mahallenin onuru!''
''- ama olmuyor böyle sürekli. bakın. hayır ama lütfen.''
''- hala aynı şeyleri söylüyor hakkı baba: hayır, ama, lütfen, bakın, olmaz, hayır, lütfen. mal bu bence.''
''- ama olmadı yine şimdi bu. hayır.''
''- şair bey oğlum, siz de biraz abarttınız gerçekten, şimdi düşününce..''
''- olmadı hiç yine bu şimdi, yok, hayır. lütfen.''
''- şair bey oğlum tamam, yeter artık, uzatmayın siz de isterseniz.''
''- lütfen ama olmadı, hayır.''
''- af edersiniz ama siz de saçmalıyorsunuz ikidir şair bey.''
''- yakışmadı bu şimdi, hiç oldu mu!''
''- şair bey, gidin.''
''- mu oldu hiç, şimdi bu yakışmadı!''
''- siktir git lan amına koduğumun şairi!''

hakkı baba'dan oldukça sert bir tavır olmuştu bu. kamil de sinirlenmişti bu pervasızlığa büsbütün:
''- siktir git lan buradan uğursuz iblis!''
''- ama şimdi..''
''- siktir git lan!''
''- sonbaharda düşen yapraklar gibi sararıp
düşerim bir gönül limanına bu kentten
ayrılıklar böyle acı ve tuzsuzken
büsbütün kaplar derinimi yalnızlık.''
''- senin ananı avradını.. siktir git lan, ibnenin oğlu!''
''- mevsimlerin elvedalarını sakladım yüreğime..''
''- adam gitmiyor.''
''- ve vedalar bıraktım yarının mevsimlerine..''
''- biz mi gitsek hakkı baba?''
''- sonbaharda ilk bahar, ilkbaharda son bahar gibi..''
''- haydi beyler, kalkalım buradan en iyisi.''
''- kattım seni yüreğimin dibine.''
''- şiir de bok gibiymiş.''
''- ama böyle olmuyor, lütfen ama.''
''- uzayalım beyler.''
''- lütfen.''

ve böylece kaçar olmuş kahvehane ahalisi şair efendinin yanından.
''- ama hayır şimdi, olmadı böyle, lütfen, bakın.
siktir git lan ibne!
''- lütfen.''